Akademik Araştırmalarda Sosyal Medya Verilerini Kullanmak

Sosyal medya hayatımızın her alanına girdiği gibi akademik dünyada da etkisini oldukça hissettirir oldu. Özellikle Facebook, Twitter ve Instagram gibi mecralar araştırmacılara analiz etmeleri için muazzam miktarda içerik sunuyor. Üye sayılarını topladığınızda neredeyse Dünya’nın yarısını barındıran bu sosyal ağlar her kesimden kişi ve kurum için adeta bir veri tarlası olmuş durumda. Tabii ki şirketlerde böyle bir veri gücüne sahip olmanın avantajını iyi kullanıyorlar ve para kazanma modellerini bunu temel alarak planlıyorlar. Bu mecraların verilerine dışarıdan ulaşmak ise o kadar kolay değil çünkü her firmanın veri toplama, paylaşma ve yayınlama üzerine kendi politika ve prosedürleri var.

Sosyal medya verilerinin potansiyeli
Sosyal medya verileri geleneksel araştırma yöntemlerinin aksine bazı avantajlar sunuyor. Örneğin:

  • Güncel verilerin gerçek zamanlı olarak erişime açık olma potansiyeli vardır.
  • Bilgiler genelde araştırma şirketleri ve diğer potansiyel önyargılardan filtrelenmemiş olarak gelir. Yani veriyi sağlayan kendi yorumunu katamaz.
  • Aktif olarak kaynaşmış bir topluluktan doğal olarak veri toplama fırsatı verir.
  • Açıkça tanımlanmış, dar ve odaklı bir kullanıcı demografisi sunar.

Tüm bunlar fikirleri açıklarken arada bir aracı olmadığı için sağlanan avantajlar gibi görünür. Aslında öyledir de ama en önemlisi kişilerin istediklerini söyleyebilecekleri ve paylaşabilecekleri özgür bir ortam olmasıdır.

Etik Mücadele
Sosyal medyadaki verilerin kurumlar ve araştırmacılar için sağladığı avantajlardan bahsederken işin etik boyutunu atlamamalıyız. Bu mecralardaki kullanıcıların kaçı kendi bilgilerinin başkaları ile paylaşılmasını kabul edecektir? Bildiğiniz gibi bu sosyal ağlarda hesap açarken kimsenin genelde okumadığı gizlilik ve kullanıcı sözleşmelerini onaylamanız istenir. Bu sözleşmelerde de küçük harflerle verilerinizi kullanmak için izin isterler. Okumadan tamam dediğiniz bu maddeleri bu şekilde sunmak aslında ne kadar etik bir davranış? Kimlik koruması zaten başka bir problemdir. Örneğin Twitter’da kullandığınız takma isminiz gerçek kimliğinizi saklayamaz. Yani biri sizi bulmak isterse bulur! Akademik araştırmalarda kimlik koruması kritik derecede önemlidir. Elde edilen içeriğin iyi bir şekilde korunması ve kimse ile paylaşılmaması gerekir.

Araştırma zorlukları
Sosyal ağlar nispeten yeni sayılırlar. Bu yüzden araştırmacılar halen, bu elde edilen verilere geleneksel araştırma metotlarının hangi ölçüde uygulanabileceği konusunda tartışıyorlar. Bu verilerin güvenilir ve ölçülebilir olmadığı yönünde bazı propagandalar yapılıyor. Özellikle sahte hesaplardan paylaşılan bilgiler ve bilgilerin ayıklanamaması en çok tartışılan konulardan biridir. Sosyal ağlar sahte hesapları silmek için durmadan çalışsa da her gün başka yeni hesaplar açılmaya devam ediyor. İnternetin anonim bir mecra olması, burada yayılan bilgilerin abartılı ve yalan olduğu konusunda propaganda yapanların da en çok destek aldığı şeylerin başında geliyor.

Etik ve pratik zorluklara rağmen sosyal medyada üretilen veri miktarı araştırmalarda inkâr edilemeyecek kadar büyüktür. Bu konuda en iyi tavsiye geleneksel yöntemle araştırma yapan akademisyenlerden gelecektir. Sosyal medya verisini akademik araştırma yöntemlerine daha geniş bir perspektifte yaymak onların yönlendirmeleri ile daha kolay ve sağlıklı olacaktır.