İngiltere’den Brexit sonrası bilim insanları için hızlı vize hamlesi
Bu sıralar haber bültenlerinde çokça yer alan bir mevzu Brexit. Yani İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma süreci. Siyasi bir karar olsa da özellikle Avrupa’da ekonomiden bilime kadar hemen her alanı hâlihazırda etkiliyor. Bilim açısından sürecin nasıl sonuçlar üreteceği bilim insanları arasında tartışılıyor. Araştırmacılar açısından en çok merak edilen ve tartışılan başlıklar kuşkusuz Brexit sonrası serbest dolaşım ve AB fonlarının akıbeti.
AB, 2014 yılından beri birlik ülkeleri ve asosiye ülkelerde ar-ge faaliyetlerini ve bilim insanlarını Horizon 2020 destek programı ile destekliyor. Horizon 2020, 2014-2020 yılları arasında bilimsel gelişmeleri ve ar-ge tabanlı, yüksek katma değerli ekonomik büyümeyi desteklemek için dizayn edilmiş 80 milyar avroluk bir araştırma ve yenilik destek programı. İngiliz araştırmacılar birçok alanda bu programdan yararlanıyorlardı fakat Brexit sonrası programdan yararlanma imkânını kaybedecekler.
Brexit`in bilimsel araştırmalara olası etkilerini tahmin etmek için Elsevier ve Ipsos MORI tarafından iki binin üzerinde araştırmacının katıldığı bir anket yapıldı. Anketin sonuçlarına göre, ankete katılan araştırmacıların genel kanısı, istisnai fikirler olmakla birlikte, Brexit`in bilim dünyasına etkisinin kötü olacağı yönünde. Katılımcılardan İngiliz kökenli araştırmacıların %39`u, AB kökenli yabancı meslektaşlarının şimdiden İngiltere’yi terk etmeye başladıklarını belirtmiş. Bunun temel nedeni Brexit sonrası serbest dolaşımın ortadan kalkacak olması nedeniyle AB kökenli araştırmacıların da İngiltere’de kalabilmek için artık oturma ve çalışma izni almak zorunda kalacak olmaları. Yaşanacak beyin göçünü önlemek ve hatta tersine döndürmek amacıyla İngiliz hükümetinin de bazı çalışmaları olduğu basına yansıdı. Bu bağlamda, İngiliz Başbakanı Boris Johnson Brexit sonrasında elit bilim insanlarının ülkede kalmasını sağlamak ve yenilerini çekebilmek için bilim insanlarına özel hızlı bir vize sistemi kuracaklarını açıkladı.
Hızlı vize sistemi neler içeriyor?
Yeni vize sistemi bilim, mühendislik ve teknolojide uzmanlaşmış, bilim olimpiyatlarında madalya kazanmış gençlerden dünyaca bilinen prestijli bilim ödüllerini almış deneyimli elit bilim insanlarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsayacak şekilde dizayn edilecek.
İngiltere’nin önde gelen üniversite ve enstitülerinin görüşlerine de başvurularak hazırlanacak olan sistem içerisinde bulunacak bazı düzenlemeler şöyle: Tier 1 olağanüstü yetenek vizesinin kotasını kaldırmak, adayları kabul edecek üniversiteler ve araştırma enstitüleri havuzunu genişletmek, otomatik kabul sağlayacak kriterler oluşturmak, araştırmacıların bağlılarına da çalışma izni verilmesi, gelmeden önce bir iş teklifi almış olma şartını kaldırmak ve yerleşim süreçlerini hızlandırmak.
Bu değişiklikler, göreve geldiğinde İngiltere Başbakanı tarafından belirlenen, Avustralya tarzı puanlama usulüne dayalı bir göç sisteminin temelini oluşturacak. Boris Johnson yaptığı açıklamada amaçlarını “Burada zaten sahip olduğumuz yetenekleri desteklemekle yetinmeyip, aynı zamanda göçmenlik sistemimizin dünyanın dört bir yanından en iyi zihinleri çekmesini sağlamak zorundayız” diyerek belirtti.
Brexit taraftarı İngiliz hükümetinin araştırmacılar için vize şartlarını hafifletmesinin arkasında İngiliz bilim kamuoyunun Brexitten duyduğu hoşnutsuzluk ve vereceği zarar yatıyor. Brexit referandumu öncesinde yapılan anketlere katılan İngiliz bilim insanlarının çok büyük bir kısmı Brexit aleyhinde görüş açıklıyorlardı. Brexit sonrasında nitelikli araştırmacı ve öğrenci bulmada, AB bünyesinde oluşturulan bilimsel işbirliklerini devam ettirmekte ve yenilerini oluşturmada sorunlar yaşayacaklarını ve AB destek programlarından özellikle Horizon 2020’den yararlanamayacaklarını biliyorlardı. İngiltere’nin bilimsel alanda sahip olduğu liderliği kaybedeceğini ve izole olacağını iddia eden araştırmacılar İngiliz hükümetinden endişelerini giderecek önlemleri ivedilikle almasını talep ediyorlar. Bu talepler arasında AB kökenli araştırmacıların serbestçe İngiltere’ye giriş çıkış yapabilmelerini, çalışabilmelerini, kesilecek AB fonlarının yerine en az aynı oranda olacak şekilde yeni ulusal fonların oluşturulması bulunuyor.
Vize zorlukları alternatif arayışları tetikliyor
Atlantik’in diğer tarafında daha farklı bir durum var. Bilim insanlarının ABD ve Kanada’ya girişlerinde yaşadıkları sorunlar ve kısıtlamalar artmaya devam ediyor. Çok sayıda araştırmacının kısa süreli konferanslara katılım için dahi yaptıkları vize başvuruları reddediliyor.
ABD’de, vize başvurularının reddinin arkasında, Başkan Donald Trump’ın 2017 yılındaki çok sayıda Müslüman ülkenin vatandaşlarının ABD’ye girmesini yasaklayan emri olduğu bir gerçek. Bu konudaki istatistikler özellikle İranlı araştırmacıların vize almasının sıklıkla engellendiğini gösteriyor. Diğer bir olumsuz düzenleme ise ABD Dışişleri Bakanlığının bazı Çinli lisansüstü öğrenciler için uygulamaya soktuğu daha sert kısıtlamaları içeren düzenleme. Bu düzenleme havacılık, robotik ve ileri imalat teknolojileri alanlarında lisansüstü eğitim vize süresini 5 yıldan 1 yıla indiriyor. Bu düzenlemeler temel olarak ulusal güvenliği arttırmak için yapılıyor olsa da ABD’li üniversite yetkilileri bunu eğitime ve bilginin serbest dolaşımına yapılan bir saldırı olarak görüyor.
Bu kötü gidişi engelleme adına bilim insanları bazı palyatif çözümler geliştirebiliyorlar. Örneğin, bilimsel toplantıların vize problemi yaşanmayan ülkelere kaydırılması veya sunumların telekonferans yöntemiyle yapılması gibi. Sonuç olarak çok sayıda bilim insanı Twitter’da ve diğer sosyal medya platformlarında sorunu paylaşarak, bu politik engellerin araştırmacıları zaten uluslararası sahnede yeterince temsil edilmeyen ülkelerle etkileşimden uzaklaştıracağını belirtiyorlar. Tanınmış bilim insanları sorunun ideal çözümünün bilim insanlarının seyahat etme, etkileşimde bulunma ve çalışmalarını sunma haklarının tüm ülkelerin siyasal yönetimlerince tanınması olduğunu belirtiyorlar.
Çin mucizesi ve yeni rakip
Son yirmi beş yılda Çin Halk Cumhuriyeti sadece ekonomik alanda değil bilimsel alanda da bir dev haline geldi. Ar-ge ve araştırma altyapısına yaptığı büyük yatırımlar meyvesini vermeye başladı. Bu yatırımlar Çini dünyada yıllık en çok bilimsel yayın üreten ülke haline getirdi. Ar-ge harcamalarına en yüksek payı ayıran ülkeler arasında dünyada ikinci sıraya yerleşti. Çin bundan birkaç on yıl önce neredeyse sıfır araştırma altyapısına sahip bir ülke iken, dünyanın her yerinden yetenekleri çeken bir araştırma merkezine dönüştü.
ABD ve benzer bilim politikaları uygulayan diğer gelişmiş batı ülkelerinde çalışan bilim insanları arasındaki hoşnutsuzluk Çin’in işine yarayacağı muhakkak. Çin’in yabancı araştırmacıları çekmek için yaptığı son düzenlemeler, ABD`de yaşayan en parlak zihinlerin bir kısmını bu ülkeye çekmeye başladı.
Çin hükümeti ve akademik kurumları, yabancı araştırmacılara çok cazip maaş ve sosyal yardım paketleri sunuyor. Bu paketler içinde primler ve garantili araştırma fonları da bulunuyor. Ülke, CAS-TWAS Doktora Bursu ve Bin Yetenek Programı gibi projelerle genç bilim insanlarını da ülkenin araştırmacı havuzuna dâhil etmeyi hedefliyor.
Çin dünyaya kapılarını açarken, ABD kendini izole edecek kararlar almaya devam ediyor. Başkan Trump’ın uyguladığı yeni politikalarla artık yetenekli yabancı araştırmacıların ABD’de çalışmasını sağlayan H1B vizelerini almak zorlaştı. Bu politikalar genel olarak ülkenin gelişmesinde bilimin oynadığı öncü rolü azaltıyor ve bunun bir sonucu olarak bilim insanları şimdi Çin’i dünyanın yeni bilim üssü olarak görmeye başladılar. Geniş fon imkânları, destekleyici araştırma ortamı ile heyecan verici girişimlere ev sahipliği yapan Çin, dünyanın her yerinden yetenekli araştırmacıları ve girişimcileri cezbetmeye şüphesiz devam edecektir.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, en iyi araştırmacıları ülkesine kazandırma hususunda samimi ise Brexit sonrası yeni hızlı vize sistemini oluştururken Çin’in uyguladığı bilim politikalarının göz önünde bulundurulmasında büyük fayda var. Zira Çin sadece ABD bilim kamuoyundaki mevcut hoşnutsuzluk için değil İngiltere’de Brexit nedeniyle oluşan hoşnutsuzluğun da akabileceği bir vaha olarak ortaya çıkmış bulunuyor.